Subhanallahi ve Bi-Hamdihi Zikrinin Fazileti
‘Beni zikredin’ buyuran yüce Allah’ın ismiyle…
Ey kardeşim! Bil ki! Zikir, kalplerin şifasıdır. Zikir, nifaktan kurtuluşun yoludur. Zikir, kalplerin hastalığını gideren manevi ilaçtır. Zikir, rahmeti Rahman’a ermenin bir vesilesidir. Zikir, ibadetlerin faziletlilerinden büyük bir ibadettir. Zikir, Allah’ı (c.c) sevmenin bir alametidir.
Zikir, bizlerin az işleyip, çok kazanacağımız bir ameliyedir. Allah’ı (c.c) anmak, Allah (c.c) katında övülmüş olduğu gibi Allah’ı (c.c) ananlar da övülmüşlerdir. Allah (c.c) sahih olan zikirden ve Muvahhid olan zakirden razı ve hoşnuttur.
Zikir, aslında hayatın içerisinde çeşitli ibadetlerin içerinde vardır. Kur’ân-ı azimü’ş-şan bir zikir olduğu gibi; yine namazda kavli ve fiili birleştiren bir zikirdir. Tabi ki bunu haricinde dili dualı ve zikirli olan Rasulullah aleyhisselâm’ın da biz ümmetine öğrettiği dua ve zikirler de mevcuttur. Elbette ki başta bunların öğrenilmesi ve sonrasında da bunlar ile amel edilmesi gerekmektedir.
Şimdi ey Muvahhid kardeşim! Önce kendime ettiğim nasihatimi, sonra sana ediyorum. Ve diyorum ki: “Zikir ehli ol! Her daim Âlemlerin Rabbini anmaya gayret et! Allah’ın (c.c) izniyle bu hal tümüyle kazançtır. Allah’ı (c.c) o kadar çok an ki, birileri sana mürai derlerse desinler, fark etmez. Sen yine de kalbin ve dilinle zikirden ayrılma!”
Kardeşim! Bizler, O seçilmiş Nebinin (a.s) ümmetiyiz. Ona zerreler âdetince salat ve selâm olsun. Kardeşim! Bizler O’nun (a.s) izini izlemesi gerekenleriz. Şimdi O’nun (a.s) bizlere öğrettiği ve tavsiye ettiği sübhânallâhi ve bi-hamdihi zikriyle ilgili olarak rivayetleri sizlerle paylaşıyorum. İnşaAllah, bizlerde (Allah’ın izni ve lütfu ile) bu zikrin ehli olur ve faziletlerden istifade ederiz. Rabbim bizleri de dili dualı ve ezkarlı kullarından eylesin. Allahumme âmin.
Kardeşlerim! Öncelikle “subhânallâhi ve bi-hamdihi” sözü; “Ben, Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim” manasına gelen bir sözdür.
Rabbimizin en büyük emri tevhid ve en büyük yasağı da şirktir. Bu sözün ehli olan kişi, bu sözle; tevhidi ikrar ve şirki de inkâr eder. Muvahhid olduğunu ifade eden bu kişi, ayrıca hamd eden bir hamid olarak Âlemlerin yegâne Rabbine hamd eder, O’nu (c.c) över. Bu zikir, övülmüş olan bir zikirdir. Şimdide Nebimiz aleyhisselâm’ın dilinden bu zikirle ilgili ne müjdeler çıkmış onlara bakalım:
(1.) Ebu Zer radıyallahu anh şöyle dedi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana: “Allah’ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi? Allah’ın en çok hoşlandığı söz, ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ demektir” buyurdu.” (Müslim)
(2.) Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e; ‘sözlerin en faziletlisi hangisidir?’ diye soruldu. Şöyle buyurdu: Allah’ın melekleri ve kulları için seçtiği ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ sözüdür.” (Müslim)
(3.) “Dile hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: ‘Subhânallâhi ve bi-hamdihi, sübhânallahi’l-azîm.’ (Ben, Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Ben, Yüce Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan da tenzih ederim)” (Buhari-Müslim)
(4.) “Kim, sabah akşam yüz defa ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse, onun söylediklerinin bir mislini veya daha fazlasını söyleyen kimse dışında hiçbir şahıs, kıyamet gününde onun söylediğinden daha faziletli bir zikirle gelemez.” (Müslim)
(5.) “Bir kimse, günde yüz defa ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse, onun günahları denizköpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır.” (Buhari-Müslim)
(6.) “Bir kimse ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse, cennette onun için bir hurma ağacı dikilir.” (Tirmizi-İbni Mace)
(7.) Aişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: “Bir gece Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in yanımda olmadığını fark ettim; karanlıkta el yordamıyla bakınmaya çalıştım. Bir de baktım ki, rükûda (veya secdede): “Sübhâneke ve bi-hamdik, lâ ilâhe illâ ente” (Ben, Seni ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve Sana hamd ederim. Senden başka ibadete lâyık ilâh yoktur) diye zikrediyor.” (Müslim)
Hadisi şeriflerde de buyrulduğu üzere; bu söz, Rahman olan Rabbimizin razı olacağı bir sözdür. Rabbimiz, bu sözü zikredenlere de rahmetiyle muamele edip, onların razı olacakları ikramları onlara ikram edecektir. Bize düşen ise, şu ahir ömrümüzde Sahabe-i Kiram (r.anhum) gibi Rabbimizi razı edip, O’ndan (c.c) da razı olmamızdır. Rabbim cümle Mümin Muvahhid kardeşlerimize üzerine düşeni yerine getirmeyi nasip eylesin. Allahumme âmin.
Son olarak yine dua ile bitirelim:
“Allah’ım, fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.” (Müslim) “Allah’ım, bize; rızanı kazanacağımız faydalı ilim, Zatından hakkıyla korkan bir kalp, açgözlü olmayan kanaatkâr bir nefis nasip eyle; dualarımızı ve amellerimizi de katında kabul buyur. Allahumme âmin.”
Faydalı olması duası ile…
Henüz yorum yapılmamış.