Fiilimsi Proje Ödevi Hazır Word İndir
Türkçe Proje Ödevi Fiilimsiler Konusuna Örnek Hazır Ödev
Fiilimsiler konusunda Proje ödevi arayanlar, Sıfat fiil, İsim fiil ve Zarf fiil konusunda hazır yapılmış ödev arayanlar veya konuyu kavramak için örnek teşkil etmesi açısından örnek bir yazı arayanların faydalanabileceği çok güzel bir çalışmadır. Aşağıda verilmiş örnek çalışma “Atatürk’ün Kişiliği” hakkında yazılmış bir makaledeki fiilimsileri inceleyerek sizlere paylaşmış olacağız. Bu çalışma WORD olarak hazırlanmış olup, indirdiğiniz dosyanın içinde fiiller sizler için renklendirilmiştir. Kırmızılar: Sıfat Fiil, Maviler: Zarf Fiil, Yeşiller: İsim Fiil olarak işaretlenmiştir. İndirme linki en aşağıda olup herhangi bir yere yönledirilmeden kendi sitemizden direk indirebilirsiniz.
ATATÜRK’ÜN KİŞİLİĞİ
Atatürk, halktan korkan, halk ile aralarına üniformalı setler çeken diktatörlerin aksine tam bir halk adamı, asıl kuvvet kaynağının halk olduğu inancında idi. Ara sıra durum güçlükleri arasında tehlikelerden bahsedildikçe:
– Kalkar, halka gider, işime yeniden başlarım, derdi.
Cumhuriyetin üçüncü yıl dönümünde Ankara şehri köylerden ve kasabalardan gelen halk yığınları ile dolu idi. Tribünlerde geçit resmini selamlayan Atatürk’ü kadın erkek çıldırasıya alkışlıyorlardı. Atatürk tribünden ayrılacağı sırada halk ile arasındaki asker kordonunun kaldırılmasını emretti. Yaverini yanından uzaklaştırdı. Halkın içine girdi. Atatürk ellerini halktan iki vatandaşın omuzlarına dayamış, adeta kendinden geçmiş, ilerliyordu. Halk onu incitmemek için kendi ile arasında bir boşluk bırakmıştı. Hayli gittikten sonra Atatürk’e:
– Artık otomobile binseniz, dediler.
Uyanır gibi oldu. Yanındakine:
– Sen belki ömründe sevmişsindir. Fakat hiç sevildin mi? Bundaki zevk hiçbir şeyde yok. Hele aşkın Türk milleti olursa! Beni bu zevkten biraz daha ayırmayın, dedi.
Taşhan’ın önüne kadar böyle halkın kucağında geldi.
Gençliğin de halk ile, köylüler ile kaynaşmasını isterdi. Bir gün bir gençler toplantısında sordu:
– Buraya en yakın köy ne kadardır?
Cevap yok.
Bir daha sordu, içlerinden biri:
– Efendim köylere gitmek için otomobil ve araba tahsisatı yok, deyince Atatürk:
– İsyancıların köy köy dolaşmak için tahsisatları mı vardı, dedi.
Cumhuriyetin on ikinci yıl dönümü için birçok dövizler hazırlanmıştı:
“Atatürk bizim en büyüğümüzdür”, “Atatürk bu milletin en yükseğidir.”, “ Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.” gibi …
Dövizler listesini gözden geçiren Atatürk hepsini çizdi, şunu yazdı:
– “Atatürk bizden biridir.”
İzmir seyahatlerinden birinde idi. Naim Palas’ta bir ziyafette bulunuyordu. Başka bir otelin bahçesinde çalan bandonun getirilmesini emretti.
Biraz sonra yaverine:
– Niçin bando hala gelmedi, diye sordu.
– Efendim halk bandonun etrafına toplanmış, neşe içinde, danslarını eğlencelerini bozmak istemedik.
Biraz düşündü:
– Çok iyi ettiniz, hiçbir zaman halkın neşesini bozmamak lazımdır, dedi.
Halka karşı olduğu gibi askerleri içinde pek şevkatli pek müsamahalı idi. Yalova’ya giderken otomobili bozulmuştu:
– Biraz yürüyelim, dedi.
Yürüdüler, bir yerde jandarma neferi önlerine çıktı:
– Yasak, dedi.
– Niçin yasak?
– Atatürk geçecek ondan.
Atatürk nefere biraz yaklaştı:
– Ben Atatürk’e benziyor muyum, diye sordu.
Jandarma neferi dikkatle baktıktan sonra elindeki düdüğü üst üste öttürdü:
– Benzemeye benziyorsun ama hele bir de onbaşıyı çağıralım. O da görsün!
Atatürk der ki: “Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur. İstiklal Savaşı’nda benim de milletime yaptığım bazı hizmetler olmuştur, sanırım. Fakat bunlardan hiçbirini kendi mal etmedim. Yapılanların hepsi millet eseridir, dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur.
Geçmişte medeniyetler kurmuş bir ırkın çocukları olduğumuzu ispat etmek için yapmamız gereken şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz. Yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır. Ben arkadaşlara şunu tavsiye ederim: Şahsınız için değil, kendisinden olduğunuz millet için el birliği ile çalışınız. Çalışmaların en değerlisi budur.”
Bir gün Atatürk güreş yarışmalarını seyretmeye gitmişti. Kendisine yaşlı bir adam gösterdiler ve onun hakkında bazı şeyler söylediler. Atatürk’ün, bu işittiklerinden pek duygulandığı ve gözlerinin yaşardığı görülüyordu. Genç güreşçileri seyrederken gözlerini bu yaşlı adamdan, eski Kurtdereli pehlivandan ayırmıyordu. Çankaya’ya döndüğü zaman Kurtdereli’ye bir mükafat, bir de mektup yolladı. Mektup şudur: “Kurtdereli Mehmet pehlivan, seni dünyada nam alan bir büyük Türk pehlivanı olarak tanıdım. Parlak başarılarını şu sözlerle izah ettiğini öğrendim. Demişsin ki “ben her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve milletin şerefini düşünürüm.” Bu dediğini en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak veriyorum.”
Henüz yorum yapılmamış.